Fenerbahçe'nin evlatları, bizim çocuklarımız diyerek oluşturulan Fenerbahçe teknik ekibinde bir aile sıcaklığı ve samimiyeti yakalanmış durumda. Herkes birbirinin dilinden anlıyor, pozisyonlar ve görevler paylaşılmış (!) ve her şeyden önemlisi arada çok büyük bir sevgi var.
Evet bir çiftlik işletiyorsanız ve tarımla uğraşıyorsanız bu türden bir ekip size mutlaka kazanç getirecektir. Ancak profesyonellik bunu kabul etmiyor. Garip olan durum ise başkanın ticari ve profesyonel kariyerindeki başarısını sağır sultan dahi duymuşken nasıl bu duruma müsaade eder anlamış değilim. Başkanın otoritesi nasıl bunlara diş geçiremez. Şampiyonluk için maddi olarak bütün riskleri almış bir başkan, yaptığı yatırımın değer kaybettiği gördüğü için taşıma su misali İrfan'ı da takıma eklerken acaba temel problemi gözden mi kaçırıyor? Bu değirmenin çarkları değişmeli su gayet iyi akıyor.
Erol Bulut kulübe geldiğinde onunla beraber gelen teknik ekipteki çoğu ismin antrenörlük tecrübesine ve teknik kapasitesine güvenerek getirilmediğini hepimiz biliyoruz. Emre Belözoğlu'nun kapıyı azıcık aralayıp, '' hadi girin girin'' demesi gayet doğaldır çünkü herkes tanıdığı bildiği adamlarla çalışmak ister. Ancak burada temel fark ekibi kuran her kimse -bence sportif direktör- ''Ya ben işin ehliyle çalışmalıyım'' mantığındansa ''Kontrol edebileceğim insanlarla çalışayım ya'' mantığını tercih etmesidir. Aldığın oyuncu malzemesine göre kurduğun ekip terazide ne kadar dengeye geliyor bunu da bir düşünmek gerek. İşte Erol Bulut'tan vazgeçilmemesinin bence en temel sebeplerinden biri gelecek herhangi bir yabancı teknik direktörün kuracağı ekibin içinde ''Abilik müessesi'' nin elemanlarının olmama ihtimali. Yani teknik ekibin bence bencil tavırları ,gitme korkusu ve bahattin şimşek (bu başka bir yazının konusu) Erol Bulut'u hala kulüpte tutan önemli etkenler.
Yorumlar
Yorum Gönder