Ana içeriğe atla

Amaç101


Merhabalar ben Enes. Birkaç yıldır aklımda bu fikir dolaşıp duruyordu ancak kendimi hem mental hem de medikal anlamda hazır hissetmiyordum. Çünkü yaşadığımız şu dönemde futbol ile ilgili yazılar yazmak, su üzerindeki sürekli batıp çıkan bir tahta parçası misali insanı rezil ya da vezir edebilir. Şimdilik rezil olmamaya çalışacağım ve kervanı biraz da yolda düzmeyi düşünüyorum. Nasipte belki vezir de olmak vardır. 

Biraz Serie A biraz Premier League ve derdimi anlatacak kadar da Türkiye Süper Ligi'ne  hakimim. Haftalık olarak Süper Lig ağırlıklı olmak üzere yazılar yazmayı düşünüyorum. Kendimce saha içi ve saha dışı yorumlarımı siz değerli okurlarımla paylaşmak istiyorum. Zorlu ve meşakkatli olacağı kesin. Bazen ciddi bazen zıpır öyle yazıp geçeceğim. 

Futbol Avrupa'da sporun maddi ve manevi ulaştığı doruk noktası. En büyük paralar burada dönüyor, en büyük tartışmalar burada yaşanıyor ve bence en büyük keyif de buradan alınıyor. Yani bu koca okyanusta henüz vitamin halindeyiz. Allah nasip ederse mezgitten lambukaya kadar yolumuz var. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tuchel Devrimi Part 2

Bir dönemi domine etmiş efsane takımları şöyle bir gözden geçirdiğimizde -hele ki 2010 sonrası- tamamının ofansif özellikleri defansif özelliklerine göre daha iyiydi. İlerde tempolu pasçılar, olağanüstü şutörler ve birebirde çok etkili driblingçiler ile bir hücum futbolu atmosferi oluşturdular. Kendi projeksiyonlarıma göre Chelsea'nin önümüzdeki dönemi domine etmesi işten bile değil. Ancak bir farklılık ve devrimle bu dominasyonu sağlayacak. Bu devrimin mimarı ''Thomas Tuchel'' devrimin adı ise ''Takım savunması''. İsim basit, pek çok kez duyduğumuz ancak uygulanışı bakımından eşsiz. Bugün izlediğimiz maçta isim isim, pozisyon pozisyon karşılaştırdığımızda, City'nin daha yetenekli ve closer oyuncuları olduğunu görüyoruz. Ancak bu lejyonerleri doğru oyun ile kitlediğinizde kozlar artık sizin elinize geçer. Eğer ileri oyuncularınızın birinci kontrolleri çok iyi, kontrollü süratli ise, kötü bitiriciler olsa dahi maçı kazanabilirsiniz. Tuchel'in

Cevap Aranıyor

Fizikli ve diri, gayet iyi kapanan, dizilişte 6 kişiyle savunma yapan bir takımın gol bulma gibi bir derdi yoktur. Gol mü istiyor? 1. seçenek: kontra kovalamak. 2. seçenek: Rakibin hata yapmasını beklemek. 1. sini engelleyebilmek gayet mümkün. Gole kadar olan 10-11 dakikalık bölüm içerisinde Gökhan kestiği 2 3 hızlı top çok çok az kontraya dair önlem alınmış gibi hissettirmedi değil. Bu zaman aralığında da ayrıca umut vaat eden bir oyun yoktu diyemeyiz. Bundan sonra gideceği takımlara ''Ya ayakları iyi falan ama sezonda 4 tane falan hatalı gol yedirir.'' uyarısı yapılmalı ki Ali Ece bundan bahsetmişti. Bu oyuncunun Fenerbahçe'ye 8 puan borcu var ki bu puanı tabloya eklediğimizde ne kadar kritik olduğunu görüyoruz. Serdar arkadayken Fenerbahçe'nin böyle dertleri olmuyor. Gol belki ikinci üçüncü planı olan defansif bir Ersun Yanal takımı golü bulunca zaten puan alacağını hissetmiştir.  Golden sonra hakemlerin veremediği net penaltı ''ulan Fener bugün ne şa

Soba Sıcaktır

Öğrenmenin birkaç yolu var ancak en maliyetli olanı deneme yanılma. Hoca için bu en ilkel öğrenme modelini açıklayayım. Yapılan bir hamle hataya sebebiyet verirse ya da fayda sağlamazsa bu hamle bir daha yapılmaz. Yani elini sobaya süren bir çocuk bir daha o sobaya dokunmaz. Çünkü bilir ki soba sıcaktır. Mert Hakan'dan başlayalım. Evet geçen hafta Sosa ile beraber tekrar ediyorum Sosa ile beraber 4-2-3-1 in 2 si olarak olarak faydalı oldu ve bundan önce sayısını bilmediğim kadar ''1'' olarak kullanıldı ve başarısız oldu. Bu çocuk ne 8 ne 10. Olmadığını fark ettin ve başka bir yerde kullandın. Şimdi hatanı neden tekrar ediyorsun. Baskı unsuru olarak kullanıyorsun diyelim. Hani? 70 dakika maçta mercekle arasak anca buluruz Pelkas'ı. Peki neden? Bu çocuk başarısız mı? Yeteneksiz mi? Saklanıyor mu? Bence hiçbiri değil. Sol kanatta kaç kere denedin. Hepsinde ama hepsinde etkisi 10 numaraya göre en az  %100 düşüyor.  Stoperde hata yapma kredisi olan Serdar ve Atilla.