Maça başlayan ilk 11'in forvet hattına bakıldığında 2 tane temelde ofansif orta saha kimlikli Mason ve Kai den biri neden Pulisic değil diye düşündürmüştü. Çünkü 3 lü sistemlerde kenarlarda kuvvetli driblingci oyuncular şart. Bu oyuncu ihtiyacını kanat beklerinden de sağlayabilirsiniz. Mesela Chilwell. Ancak defansif özellikleri daha güçlü olan Azpilicueta bu ihtiyacınızı karşılamaz. Kısacası Pulisic şart... mı?
Eğer son zamanların en iyi savunmasını hayal ediyorsanız şart değil. Haydi hep birlikte bu şahane ve yüksek tempolu savunmayı inceleyelim. Kai ve Mason orta saha kimliklerinden dolayı o pozisyonların ''süpürme'' işlemini yapmaları için Kante ile birlikte sahada. Madrid'li X bir oyuncu orta sahada top ile buluşunca sırtında nefesi kadar yakın mavili oyuncu ile karşı karşıya. Topu alan her Madridli bu kadar ultra yeteneğe rağmen topu orta saha yakınlarında nerede alırsa alsın arkasına süratli bir şekilde yetişen Tuchel öğrencileri ile yüz yüze neredeyse asla gelemedi. Bu süpürme taktiği hem alanı hem de adamı savunmak için muhteşem bir seçenek. Ancak maç içerisinde ne kadar sürdürülebilir ki? Bu soruyu ben de maç süresince defalarca sordum. Bu savunma yüksek seviyede kondisyon istiyor. Bu oyuncular bu kondisyona sahip mi? Yok 60 da yorulacaklar diyerek kendimi kandırırken Chelsea'liler inanılması güç bir şekilde bu tempodan sadece ve sadece 10 dakika taviz verdiler. Bu 60-70 aralığı Mavilere bir aktif dinlenme şansı tanıdı ve Real Madrid eğer bir gol atacaksa bu aralıkta atmalıydı. Bu 10 dakikalık sürede ise Madrid yine alan bulmakta güçlük çekti.
Savunma hücumu belirler. Bu tempolu ve baskılı savunmanın temel amaçlarından biri rakibi panik ve hataya zorlamak ve sonra daha 2. bölgenin başlarında topu kapıp driblingler ile ceza sahasına girmek. Kante gibi kesici ve serseri topların hakimi bir oyuncunuz varsa zaten topu kapmak kolaylaşıyor. Ancak finali istiyorsanız kaptığınız bu panik toplarını ceza sahasına en az 10 kere sokmanız gerekiyor çünkü bir santrafor bitiriciliğine sahip neredeyse hiç oyuncunuz yok. Bitiricilik açısından şanssız ve bir o kadar formsuz bir Werner, kaleci ile karşı karşıya kalma tecrübesi eksikliği olan Kai, Mount ve asla forvet özellikleri ile ön plana çıkmak istemeyen bir Kante. 10 tane pozisyonun 2'si maçı almaya yetecekti ve öyle de oldu.
Tamamen pasifize edilmiş, adam istese adam bulamayan, adam bulsa alan bulamayan, alanı da bulsa (takribi 4 pozisyon) ceza sahası dışından şutu ile anca kaleyi görebilen bir Madrid vardı. 2 net Benzema pozisyonu ile Real Madrid sihrini ortaya koyan ve maçı belki de tutabilecek anı, kariyerinin 2 en iyi kurtarışı ile Mendy durdurdu.
Tuchel'in bu silahına karşı herhangi bir çözüm üretemeyen Zidane'nın maalesef bu gece eli kolu bağlı kaldı. Ve silahlanma yarışını kaybetti.
Yani Guardiola hocamın dediği günümüz futbolunun bence temel taşlarından biri olan ''Savunma biçiminiz hücum biçiminizi belirler'' ilkesinin gerçekliğine bir kez daha şahitlik ettik.
29 Mayısta İstanbul'da gerçek bir western duellosu izleyeceğimiz kesin. Dünyada Tuchel'in bu sistemini durduracak adam kim deseniz düşünmeden Pep, biraz düşünsem bir iki isim daha sayabilirim. Harika bir final bizi bekliyor. Gönlüm Agüero'lu City'den yana. Bekleyip göreceğiz
Yorumlar
Yorum Gönder